OTOFAJİ NEDİR?



Değerli Okuyucularım merhaba;
otofaji ile ilgili görsel sonucu
Bu yazımda da son zamanların internet aramalarında çok popüler olan kelimesi veya kavramı olan 'Otofaji' üzerinde duracağız. İnsanların son dönemlerde merak ettiği bende de var mı acaba? dediği bir kavram ancak bu kavramı iki farklı şekilde değerlendireceğiz. Hadi çayınızı alın yaslanın arkanıza ve okumanın tadını çıkarın.


Otofaji kelimesi iki anlamda kullanılmaktadır. herkesin araştırıp soruşturduğu olan anlamı tırnaklarını kemirmek, parmak kenarlarında bulunan etlerini yemek şeklindedir. Bu yüzden ben dahi bu alışkanlığa sahip olan kişiler merakla bu konuyu araştırıyorlar. Evet bende araştırdım gerçekten böyle bir rahatsızlık var ve genellikle bu obsesif kompülsif rahatsızlığı olan kişilerde çok fazla görülebiliyor. 

Eğer sizinde böyle bir rahatsızlığınız var ise lütfen zaman kaybetmeden bir uzman ile görüşün.

Otofaji kelimesinin esas anlatmak istediğimiz anlamı yukarıda anlattığımız durumdan oldukça farklı. Çünkü burada geçen anlam hücre ve yapısı ile alakalı bir durum. 


Nasıl mı? Hadi birlikte bunu inceleyelim şimdi.

Kökenleri antik Yunancaya dayanan bu kelime hayatımıza ilk olarak 1963 yılında Lizozom organelini keşfeden ünlü bilim insanı Christian De Duve tarafından lizozomların hücre bileşenlerini birbirinden ayırdığını keşfetmesiyle girmiştir. Daha sonra hücre içerisinde gerçekleşen bu ilginç sindirme olayını ‘kendi kendini yeme’ anlamına gelen 'Otofaji' kelimesi ile adlandırmıştır.

Bu çalışmaların ardından 'Hücrelerin kendilerini arındırmaları ve yenilemeleri' üzerine yaptığı araştırmalarla,  2017 Nobel Tıp Ödülü, Japon hücre biyoloğu Dr. Yoshinori Ohsumi'ye verildi.
Nobel Komitesi'nden yapılan açıklamada, Ohsumi'nin araştırmaları ile "hücresel bileşenleri ayrıştıran ve geri dönüştüren temel bir süreç olan otofajinin altında yatan mekanizmaları keşfedip açığa kavuşturduğu" belirtildi.

Peki Otofajinin günlük hayatla ilişkisi nedir?

otofaji ile ilgili görsel sonucuHücrelerin aç bırakılması Otofajiyi tetikliyor. Gıda aldığımız zaman kan şekeri yükselirken, enerjinin hücrelerde depolanması sağlanıyor. Aç kaldığımız zaman ise yaşlı hücrelerdeki enerjinin dışarı çıkması gerekiyor. Bu durumda yaşlı hücrelerdeki glukagon artıyor ve hücrenin içindeki parçacıklar çözülerek enerjiye dönüşüyor.

Teknik olarak hücre açlık çektiğinde kendi proteinlerini üretmek, kendisindeki bilgiyi açığa çıkarmak için gerekli olan aminoasitlerini bulmakta ve enerji üretmekte zorluk çekiyor.

Her şey planlandığı gibi gitmediğinde de nasıl biz strese giriyorsak, aynı şekilde hücre de işler ters gittiğinde, gerekli olan proteinlerini üretemediğinde ya da proteinlerinin, DNA'sının yapısını bozan kimyasallara maruz kaldığında planladığı faaliyetler engellenmiş oluyor ve bu durum hücre için stres yaratıyor.

Bunun sonucu olarak hücreler, mitokondri gibi kendine ait organelleri yiyerek bir süre kendisine yetecek enerji sağlıyor(mikro-otofaji). Ancak şartlar düzelmiyorsa programlı olarak kendilerini öldürüyorlar.
Otofaji görünürde olumsuz bir şeymiş gibi gözükse de hücre bileşenlerinin yenilenmesi için ihtiyaç duyulan enerjiyi ve yapı taşlarını hızlı bir şekilde tedarik etmektedir. Bu nedenle Otofaji açlık gibi stres faktörlerinde hücresel tepki verilmesinde önemli bir rol üstleniyor. Hastalıklar sonucunda vücutta bulunan bakteri veya virüslerin saf dışı edilmesinde Otofaji önemli rol alıyor.

Bu durumu uzun süre aç kalmak yani oruç tutmak da tetikliyor. Uzun süre aç kalınca hücreler çözülüyor, aynı anda büyüme hormonu salgılanarak yeni hücrelerin yapımı harekete geçiriliyor. Oruç tutmanın bu yüzden çok faydalı olduğu biliniyor.

Umarım bu yazımızda da sizlere faydalı bilgiler sunabildik.

Sevgiyle kalın

By Ebruca


Yorumlar