Yabancı dil eğitimi kariyer mi yoksa bariyer mi?


Değerli Okuyucularım Merhaba;

Bu yazımda çok farklı bir konu ele almak istedim. Aslında hepimizin iyi bildiği ve hayatımız içerisinde ihtiyaç duyduğumuz ve kariyerimizin olmazsa olmazı olan dil eğitiminden bahsetmek istiyorum. Evet yıllarca hepimiz için çok önemli bir sorun olan ve çözümü için çok uğraştıran bir alan. Peki neden bir matematik dersi veya fen bilgisi dersi gibi değil veya neden beden eğitimi dersi gibi ısınma hareketlerini yaptıktan sonra neden başaramıyoruz. Hadi gelin bu meseleyi dostane bir şekilde aramızda konuşalım.

Evet ilköğretim sıralarından itibaren ikinci bir dil eğitimimiz olması adına ailelerimizin de yönlendirmesiyle bu yola çıkıyoruz. Ta ki lise eğitimi tamamlanıp üniversite 1.sınıf veya 2. sınıfta görmeye devam edene kadar. ancak yıllar boyunca eğitim müfredatında yer almasının nedeni ne?

Yani bunu bir yıl bilemedin iki yılda ders olarak aldıktan sonra neden native (özür dilerim anadil gibi) kullanamıyoruz? Acaba yabancı dil öğreten hocalarımız konuşmayı bilmedikleri için mi? Belkide onlara da yanlış öğretmiş olabilirler mi? Hımmm... Hayır bence buda değildir.

Hadi daha fazla uzatmadan kendi yorumlarımla mesele üzerine değinelim ama bana söz verin sizde kendi düşüncelerinizi benimle paylaşacaksınız. Okey? (ironi bu olsa gerek)

Anyway diyorum ve başlıyorum. aslında Türk Eğitim Sistemi içerisinde yüce önder ATATÜRK'ün dediği gibi Türk'üz ve çalışkanlığımızlada bence övünmeliyiz. Öğretmenlerimizde ve dolayısıyla bizler çok çalışkan ve zeki bir nesiliz ancak dil konusunda yaşanılan öğrenme sorununun temeli bunlar değil. Dil dediğimiz kavram normal bir ders olarak öğretilebilecek bir durum değil aslında. Yani konuşmak istediğiniz bir dil matematiksel veya fiziksel dersler gibi öğretilemez. Bu durum için yaşam kavramı devreye girer yani dil yaşanılması gereken bir kavramdır. Konuşulmayan bir dil öğrenilemez. Bu dediğimiz doğru bir yaklaşım olmasaydı neden yurt dışına dil eğitimine öğrenci gönderilir?
  
Burada şuna dikkat etmek gerekir. Doğru cümle ve doğru telaffuz için konuşma sanatı almak gerekir bununda en uygun yeri yaşanılan ortamdır. Bunun için öne sürülen çeşitli bahaneler temel sorunun önüne geçemez yani zamanında öğrenemedim veya geç başladım demekte doğru değildir. Bunun ile ilgili İsrail de yapılmış bir araştırmada bu durumu çürüten veriler içermekte. Nasıl mı? Üç ayrı yaş gurubunda yapılan test ile bu durum ispatlanmıştır. 8 yaşına kadar bir gurup, 8 ile 12 yaş arası bir gurup ve 12 yaş ile 18 yaş arası bir guruba İngilizce eğitim verilmiştir. Ardından her guruba sözlü ve yazılı test yapılmıştır. Yapılan test sonucunda 18 yaş civarı olanlar 8-12 yaş aralığından yüksek puan almışlar ve 8-12 yaş aralığında olanlar ise 8 yaş altı olanlardan daha yüksek not almışlar. Anlayacağınız yaş dil öğrenmede anlatılanın tersine ilerledikçe daha faydalı bir etken durumundadır. 

Sonuç olarak dil öğrenmek doğru ortamlarda ve anadil olarak konuşulan toplumlarda daha hızlı öğrenilir. Yani ülkemizde artık ilk okuldan artık hatta ana sınıfından itibaren çocuklara bunu dayatmak yerine daha faydalı eğitimler verebilmeliyiz. Nasıl mı? Japonlar eğitim sisteminde daha örnek alınabilir durumdalar bence Avrupa sistemlerinden ziyade uzak doğu araştırılmalıdır. Bunun ile birlikte ek olarak bence ilk okuldan itibaren aile ve toplum adı altında sosyal yönü zengin daha sağlıklı bireylerde kıymeti öğretmenlerimiz tarafından yetiştirilebilir. 

Bu konuda bu makale ile ilgili son cümlelerime kadar geldiyseniz sabrınız için ayrıca teşekkür ederim bir sonraki yazımda da buluşmak üzere...

Sevgiyle ve Okumakla Kalın

Bymuzi


#yabancıdil
#ingilizce
#eğitimsistemi
#dileğitimi
#bilingual
#bilmendefaydavar


Yorumlar