Değerli Okuyucularımız Merhaba;

Yeni Zellanda terör saldırısı hangimizi
derinden etkilemiyor ki?
Dinimiz, dilimiz ve ırkımız ne olursa olsun
hangimiz böyle vahşetlere duyarsız kalabilir ki?
Christchurch kentinde Cuma günü düzenlenen
saldırılarda 49 kişi hayatını kaybetti. Yaşamını yitirenlerin çoğu mülteciydi. Teröre
uğrayanların kimi mühendis kimisi doktordu. Kimisi ise ‘daha dünyayı bile
tanımayan’ sadece 3 yaşında bir çocuktu.
Dünya ülkeleri ve ihtiva ettikleri
kültürleri globalleşen yapı içerisinde hızla iç içe akarken bu gibi konuşması
dahi rahatsız eden konular geleceğe endişeli bakmamıza neden oluyor. Bu tür
eylemler ve insan olarak nitelendirilemeyecek şahıslar tarih boyunca hep vardılar.
Peki bu gibi saldırılarla kazandıkları veya alıp
götürdükleri neydi?
Başarı mı?
Kendini ispatlamak mı?
Savundukları ideolojilerin haklılığı mı?
Hayır.
3 yaşında çocuğun gülüşü.
Yarının doğacak güneşi.
Dünya üzerinde yaşayan insanlar ve diğer
bütün canlıların yaşam hakkı var. Bu hak onlara bizim tarafımızdan verilmedi.
Allah tarafından sunulan yaşam hakkı kulları tarafından alınamaz. Bu yaklaşımın
hiçbir din kuralları içerisinde yer almadığına da biliyoruz.
Binyıllar önce insanoğlunun en büyük kabusu
kıtlık ve var olabilme savaşıydı. Aradan geçen yüzyıllardan sonra kıtalar arası
dahi gezen bulaşıcı salgın hastalıklar ardından kolonileşme ve köle ticareti
hemen ardından gelen ve milyonlarca insanın katledilmesine neden büyük savaşlar.
Artık 20.yy gelindiğinde insanlar yorulmuştu ve savaşın çözüm olmadığı güç
gösterileriyle bir yere varılamayacağı aşikardı. Artık tekbir savaş vardı. Teknoloji
ve gelecek savaşı. Artık bu tip acı olaylar savaşların yerini alacak kadar
etkiliyor bizleri. Dünyanın öbür ucunda da olsak derinden etkiliyor. Hepimizin
başı sağ olsun. Dini, dili ve milliyeti ne olursa olsun hiçbir insan oğlu ve canlı
bu gibi eylemlerle karşılaşmasın.
Güne ve konuya üzgün başladık ama gelecek
mutluluk getirir İnşallah.
Muzaffer Karakuş
Yorumlar
Yorum Gönder