İlkokulda öğrenmiştik isimden sonra gelen Hanım ve Bey gibi kelimelerin ilk harflerinin büyük yazılacağını. Sanırım ilkokulu bitirmeden üniversiteden mezun olmuş olan birçok çalışan ne bu sıfatların doğru yazımını biliyorlar ne de konuşma dilinde doğru kullanımını. Bundan 6 yıl önce üniversitedeki kariyerime ara vermeme vesile olan bir işletmede yöneticilik yaparken aracın anahtarını güvenliğe verdiğimde hal hatırını da sormak için 1-2 dakika ayaküstü sohbet etmiştik güvenlikteki arkadaş ile. Bunu gören şirket sahibi ne konuşuyorsun diye sordu meraktan. Ben de Ahmet Bey’in hal hatırını sordum dedim kibarca. O Bey değil Ahmet karşılığı ile terslenmemi hiç unutamam. Şirket sahibi, güvenlikteki arkadaşın Bey olmadığını söylüyordu bana. 7 yıl üniversitede herkese Hocam dedikten sonra özel sektörde yeni sıfatlara alışmam zaman alacak derken birden bazı insanların sıfatsız olduğunu görüyordum. Hoş gelmemiştim özel sektöre…
Yıllarca hizmet verdiğim işletmelerde de bu ve
benzer durumlar ile sık sık karşılaştım. Bazı çalışanlar Ali, bazı çalışanlar
Ali Bey’di. Bazı çalışanlar Emel, bazı çalışanlar Emel Hanım’dı. Peki, bu ayrım
neye göre yapılıyordu, kimler kimlere Bey veya Hanım diyorlar kimler de sadece
ismi ile hitap etmeyi doğru buluyorlardı? Sıfat ’sızlar bu durumdan memnun
muydu? Genellikle mavi yaka beyaz yakaya sıfatlı hitap eder, beyaz yaka da
unvana göre sıfatlı hitap eder gibi basit bir sınıflandırma yapılabilir.
Aslında günlük hayatta egosunu tatmin edemeyenlerin Bey ve Hanım olunca, iş
hayatında buldukları ile bunaması söz konusu olabilir diye düşünüyorum.
Peki, insanları bu şekilde sınıflandırmak doğru mudur? Sırf pozisyonu diğerinden daha yukarıda diye bir kişi diğerine böyle seslenme yetkisine sahip midir? Bir işletmenin tüm yöneticileri Bey ve Hanımlardan oluşurken, diğer çalışanlar Ali ve Veli’ler den mi ibarettir?
Peki, insanları bu şekilde sınıflandırmak doğru mudur? Sırf pozisyonu diğerinden daha yukarıda diye bir kişi diğerine böyle seslenme yetkisine sahip midir? Bir işletmenin tüm yöneticileri Bey ve Hanımlardan oluşurken, diğer çalışanlar Ali ve Veli’ler den mi ibarettir?
Geçtiğimiz yıllarda özel bir üniversitedeki
bir hocamın yanına gittiğimde kapısında adının önünde unvanının olmadığını
görmüştüm. İnanılmaz şaşırdım ve diğer odalara baktım. Sadece isimler yazıyordu.
Kimse profesörlüğünün arkasına gizlenme çabası içerisinde değildi. Ne güzel…
Şirkete döndüğümde ise yine üzücü tablo ile karşılaştım, Bey’ler ve
Hanım’lardan oluşan elit bir kesim, yönettikleri çalışanlarına seslenirken veya
yazışırken sıfat kullanma ihtiyacı hissetmiyorlardı. Ve maalesef bundan
rahatsız olan yüzlerce çalışan ve daha da kötüsü bunun farkına varamayan,
varmak istemeyen elitler. Bana bağlı veya birlikte çalıştığım tüm arkadaşlarıma
topluluk içerisinde ve toplu yazışmalarda her zaman Bey ve Hanım şeklinde hitap
ettim yıllarca. Samimiyetin miktarına göre ise baş başa kaldığımız zamanlarda
ise adları ile seslendim ve hep ilave ettim ne olur bana adım ile seslen sıfata
gerek yok diye…
Kendinize nasıl davranılmasını istiyorsanız
karşınızdakine öyle davranmalısınız. Bey’ler ve Hanım’lar, pozisyona bağlı
unvanlar, işletme jargonları gelip geçici sıfatlardır ama mütevazi olmak,
insani olmak, insancıllık üzerine yapışır insanın ve insanı bırakmaz. Bey veya
Hanım olmak için bir şirkette pozisyona ihtiyaç duyanlardansanız, pozisyon
elden gittikten sonra çıplak ve yalnız kalacaklardansınızdır.
Bir buğday tanesi gibi olmalı insan, içi doldukça başı da eğilmesini bilmeli. İşletme yönetimlerinin her geçen gün daha demokratik olduklarını iddia ederken, çalışanları ile aralarına bilerek veya bilmeden böyle görünmez duvarlar ördüklerinin farkına varmaları dileklerimle…
Bir buğday tanesi gibi olmalı insan, içi doldukça başı da eğilmesini bilmeli. İşletme yönetimlerinin her geçen gün daha demokratik olduklarını iddia ederken, çalışanları ile aralarına bilerek veya bilmeden böyle görünmez duvarlar ördüklerinin farkına varmaları dileklerimle…
Yazan: Doç. Dr. Ali ÖZCAN
Yorumlar
Yorum Gönder