Bugünkü konumuz; şehir hayatı ve kent kimliğimiz üzerine.
Bu konuya geçmeden önce, tarihte ilk şehir devletini kim kurmuş dersiniz? Tarihte ilk şehir devletlerini Sümerler kurmuştur. Dünyanın en verimli toprakları olan Mezopotamya'ya yerleşen Sümerliler, birbirinden bağımsız kentlerin birleştiği bir uygarlık modeliyle Sümer uygarlığını kurdular. Bu da şu demek oluyor ki insanoğlunun yerleşik hayata geçişinin üzerinden 6000 yıl geçmiş. Yaklaşık 4000 yıldır da yazının yardımı ile toplumsal hayata ilişkin resmi ve resmi olmayan kuralları, gelecek nesillere aktarıyor. Çok uzun bir dönem değil mi? Bence öyle! Özellikle insanların bir arada yaşayabilmesini öğrenebilmesi ve şehir hayatını özümseyebilmesi için uzun bir süre.
Evet asıl soruya geldik..
Binlerce yıldır şehir hayatı var ve biz neden hala şehirli olamıyoruz? Nedir şehirli olmak? Öncelikle, şehirde herkesle birlikte yaşarken birey olduğumuz duygusundan vazgeçmek, birey olarak yaşarken herkesle birlikte yaşadığımızı unutmamak gerekir. Yani sokaklar kalabalıkken özgürlüğümüzü sonuna kadar yaşayarak toplum olamayız. Sokağa çöp atan kişiyi uyardığında size verdiği cevap; "Herkes çöp atıyor sokağa, bir ben miyim?" oluyorsa, sokaktaki özgürlüğün kalabalıkların gücü olduğunu düşünen yanlış bir anlayış var bana göre. Kimi sokağa çöp atıyor, kimi kadınları rahatsız ediyor, kimi çocuklara zarar veriyor, kimi hayvanlara eziyet ediyor..Şehirli olamayan topluluklar, bu kez de sokakların güvensizliği nedeniyle birbirlerinden ve belki de içinde bulundukları şehirden uzaklaşıyor ve yalnızlaşıyorlar..
Sokağa çöp atmak, parklarda mangal yakmak, park yerlerinin dışında araçları park etmek, trafikte kuralları hiçe saymak, yüksek sesle müzik dinlemek,parklarda kadınları çocukları rahatsız etmek, hayvanlara eziyet etmek..BUNLARIN HİÇBİRİ şehirli olmayı anlatmıyor. Hepimizin şehir hayatına dair önerileri var ancak bireysel olarak "bizim dışımızdakiler" için bir şey yapmıyoruz.
ŞEHİRLİ OLMAK ZOR DEĞİL!
Selam vererek başlayalım güne! Gülümseyerek başlanmış bir gün illaki güzel olacaktır.
Trafikte cana ve mala saygıyı unutmayalım! Telaşın ve kuralsızlığın sadece karmaşa getirdiğini fazlasıyla deneyimledik mi?
Toplu taşıma araçlarında, kendi hak ettiğimizi düşündüğümüz davranışı başkasına gösterelim! Saygı görmek istiyorsak saygılı olmalıyız.
Parklarda mangalsız da eğlenebiliriz. Mangal yakarak çok cana ve mala zarar veriyoruz çünkü.
Kadınlara ve çocuklara saygı ! Mutluluğumuz kadınların, çocukların hatta doğadaki tüm canlıların mutluluğu ile mümkün!
Çöpümüze sahip çıkalım! Biriktirdiğimiz çöp hazine aslında. Şehrin bütçesi bizim elimizde. Çöpünüzü çöp kutusuna atarsanız şehrin temizlik için ayrılan bütçesine büyük katkı sağlamış olursunuz.
Şehirli olmak o kadar da zor değil!
"Kelebeğin kanat çırpışı gibi küçük bir şey, dünyanın yarısını etkileyen tufana neden olabilir."
By Ebruca
Yorumlar
Yorum Gönder